LGBT, CİNSİYET DEĞİŞTİRME VE EŞCİNSEL SAPKINLIKLAR / Zübeyde Meryem Şakar


     



  Cinsiyet değiştirme konusu, lgbt mensupları konusu  sebep ve sonuçları müminleri derinden yaralayan ve haklarında dinen  bilgi sahibi olduğumuz bir konu. Bilindiği gibi keyfi olarak yaratılıştan maddi ve tıbben bir bozukluk yokken erkek iken kadın olmak kadın iken erkek olmak, kendi cinsine ilgi duymak Lut (a.s)’ın kavminden  beri devam edegelen bir sapkınlıktır. Allah Teala birkaç surede çok kere ayet-i kerimelerde bu kavmi ve yaptıkları kötü, çirkin ve iğrenç işi ve akibetlerini anlatır . Bu husula ilgili ayetleri makalemizin sonuna ekledik :
   Allah Teala Kur’an-ı Kerim’de insanoğlunu iki cinsiyetten yarattığını ve bunlardan da nesilleri var ettiğini bildirir. “Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan eşini yaratıp ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabb’inizden korkun. Kendi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözeticidir.”(Nisa -1) Ayetten anlaşılıyor ki Allah Teala üçüncü bir cins,   yumuşamış veya  katılaşmış sapıtmaya meyilli  arada kalmış bir cins yaratmamıştır.
    Buna ilave olarak bir de çift cinsiyetli olarak yaratılan  kimseler  vardır- ki  bunlara İslam literatüründe “Hunsa” denir.
    Bunlar  her iki cinsin tenasül organlarına sahiptir. Bu nedenle erkek mi kadın mı olduğu belirsizdir. İslam hukukunda bunlar, gösterecekleri erkeksi  veya kadınsı temayüllere göre değerlendirilirler.(Nevevî, Mecmu, I/198). Bunların tedavi olması, hissettiği cinsiyete göre tıbbi operasyonlardan geçmesi ve kendi kimliğini bulması  caizdir. Buradaki cinsiyet değiştirme bir tür tedavi ve iki cins arasında kalıp hangi cinsten olduğu belli olmayan kimseyi bu ameliyatla belirsizlikten kurtarmak anlamındadır. Dinen sakıncalı değildir.

Ergenlik çağına girdiği halde ne erkek olduğuna, ne de dişi olduğuna dair belirtilen alâmetler ortaya çıkmazsa bu kişiler «Hunsâ Müşkil = çift cinsiyetli» sayılır.Bunlara uygulanacak hükümler fıkıh kitaplarında açıkça izah edilmiştir. Bu Kişilerin dilediği cinsiyeti seçme serbestisi vardır. Fakat bu durumla yaratılmış insan sayısı çok azdır. Bu tıpkı doğuştan getirilen hastalık ve özürlülük durumu gibidir. Tedaviye ihtiyaç vardır.
  Bir de  bunlardan ayrı olarak  bozuk karaktere sahip olan   kendi cinsine ilgi duyanlar vardır, bunlar fiziksel olarak cinsiyetlerinde hiçbir sorun söz konusu değilken  sahip oldukları cinsiyeti kabullenemeyip kendi cinsine şehevi ilgi duyanlar veya kendini karşı cinsin duygularıyla donanmış olarak hissedenlerdir . Bu gibi kimseler  ruhsal hastalıklıdır. Bu tür hastalıklara  veya da sapkınlığa yakalanmış olanların ise cinsiyetlerini değiştirmesi alimlerce haram olarak kabul edilmiştir.
 Tabiki bu tip duyguların temelinde çok çeşitli etmenler vardır;
İlk etken çocuğa sağlam bir dini eğitim ve imani dersler vermeme
Anne babanın manevi yaşantısı
Anne babanın haram yemesi
Çocuğa haram gıda yedirmesi
Anne babanın özel hayatlarındaki bir takım yanlış tutumları
 Aile içinde konuşulan müstehcen konular
Annenin çoğu zaman çocuğunu gusülsüz emzirmesi
Çocukların özellikle 7 yaşından sonra aynı yatak içinde tek örtü altında yatırılması
Çocukların ebeveynlerini çıplak görmesi
Çocukların çıplak olarak birlikte banyo yaptırılması
Sahil,plaj gibi yerlerde çıplakların içinde zaman geçirilmesi
Harama çok fazla nazar edilmesi
Market raflarında içinde ne olduğu belli olmayan gıdaların tüketilmesi
Domuz katkılı ürünlerin bilerek veya bilmeyerek tüketilmesi
İçinde ne olduğu belli olmayan aşılar
Genetiği ile oynanmış yabancı menşeli gıdalar
Sübliminal içerikli olan ve hiç farkına varılmadan beyine mesaj gönderen  filim, video ,resim   gibi görseller,müstehcen sahneler  
Şehevi duyguları harekete geçiren ve haram kapsamına giren müzikler
Sosyal medyada cinsiyeti karışmış şahısların fenomen edilip toplum önüne atılması
Onların yaşantılarının lüks ve cici gösterilmesi
Belki bunun gibi onlarca ahir zaman bozuklukları hem ruhsal hem bedensel problemlere sebep olmaktadır. Öncelikle bu arızalar giderilerek sonuca varılmalıdır.


   Aslında her kadında erkeksi hormonlar her erkekte de kadınsı hormonlar mevcuttur. Bu nedenle karşı cinse  has bir takım hareketler sergileyebiliriz  veya duygusal olarak da bazen karşı cinsin duygularını taşıdığımızı hissedebiliriz. Böylece cinsler olarak  birbirimizi  anlar  ve empati kurabiliriz. Karşı cinsin hormonlarını az da olsa taşımasaydık  kadınlar aşırı hassas erkekler ise aşırı derecede sert ve duygusuz olabilirdi yani karşı cinsin duygularını taşıma az da olsa bu meyiller herkeste olabilir ama bazılarında aşırıya kaçmışsa bile   önemli olan dengede kalabilmek, Allah’ın yarattığı fıtratı zoraki değiştirmemek, nasıl yaratılmışsa o yol üzerinde istikametle devam etmektir. Bu tür duyguyu bastırmak manevi olarak gelişmeyle mümkün olabildiği gibi tıbbi olarak hormon tedavileriyle veya psikolojik tedavi seanslarıyla vs düzelebilir. Ama ilk şart kişinin bunu bir problem olarak algılaması ve düzelmek istemesidir.
  Bu tür bir ruhsal hastalığa sahip olanlar duygularını bastırıp fuhşa ve gayr-i meşru fiillere yaklaşmamalı bunun bir imtihan olduğu yönünde kendine telkinlerde bulunmalı ve ALLAH’a ezelde  verdiği sözü unutmamalıdır.
Bu gibi,  işi aşırıya kaçırıp kendi cinsiyle fuhşiyata meyledenler hakkında ibn-i Abbastan rivayetle  Resulullah ;  “Lut Kavminin işlerini yapanları gördüğünüzde, faili de mefulü da öldürün.” buyurmuştur. (Tirmizî, Hudud 24, Ebû Dâvud, Hudud 29)
   Erkeğin erkeğe, kadnın da kadına şehevi ilgi duyması ve kötü fiiller yapması zina ile eş değer değildir. Bu zinadan daha ağır bir suçtur ve cezası farklıdır. Livata yapanların  (Lut as.’ın kavmi olan sodom ve gomore ve tarihte helak edilen pompei halkının yaptığı iğrenç fiilleri yapan)  ise Şerî hükme göre, evli veya bekar ayırımı yapılmaksızın öldürülmesi gerekmektedir.  İster yapan, isterse yaptıran olsun bu iğrençliği  yaptığı sabit olursa her ikisi de had gereği öldürülür. Bunun delili sünnet ve sahabenin icmaıdır. Sünnetten delil bahsi geçen yukarıdaki hadistir. Öldürme işinin şekli ise farklı uygulamalara sahne olduğuna dair değişik rivayetler vardır.
  Tirmizî, Ebû Hüreyre'nin  böyle bir rivâyette bulunduğunu belirtir. Ebû Dâvud'da İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ)'tan yapılan bir rivâyette:
"Livata yaparken yakalanan bekâr (yani muhsan olmayan kişi) de recmedilir." denmiştir.
Livata yapanlara tatbik edilecek hadd- ceza hususunda âlimler farklı görüşler ileri sürmüştür:
   Şâfiî'nin iki görüşünden daha belirgin olanına göre ( İmam Azam’ın talebeleri Ebû Yusuf ve İmam Muhammed de bu görüştedir)yapanın  haddi yani cezası , zinâ haddidir. Yani muhsan (evli)  ise recmedilir, muhsan değilse yüz sopa vurulur. Yaptıran ise Şâfiî'ye göre, muhsan da olsa gayr-ı muhsan da olsa, kadın da olsa, erkek de olsa yüz sopa ve bir yıl sürgün cezası verilir.
    İmam Mâlik ve Ahmed İbn-i Hanbel başta, diğer bir kısım âlimlere göre, livata yapanın cezası recmedilmektir, muhsan da olsa gayr-ı muhsan da olsa farketmez.
İmam Şafiî, İbn Ebî Şeybe, İbn Ebî’d-dünya ve Beyhakî’nin Yazid b. Kays’tan yaptıkları rivayete göre, Hz. Ali (ra), fuhuş yapan bir eşcinseli recm etmiştir.

   Buna göre livata, ikrar yani bunun yapanların itirafı ile veya iki erkeğin ya da iki kadın ile bir erkeğin şahitliği ile sabit olur. Livata haddinde aranan şart, lûtinin fail (yapan)  veya meful  (yaptıran) olması, akıl sahibi, buluğa ermiş ve serbest irade sahibi olması, livatanın iki adamın veya biri erkek iki kadının şehadeti ile  sabit olması gerekir. Şayet bu işi yapanlar çocuk, deli ya da zorlanmış kimseler ise had uygulanmaz.
  Kur’an’ı Kerim bu sapkın fiilleri  ele alırken çok ayrıntıya girmez fakat çağlar boyu yaşanabilecek insani yanılgılara değinerek  bu fiillerin çirkinliğini ve faillerinin akibetinin ne olacağını vurgular. Allah cc dileseydi böyle bir konuyu Kelamında  dile getirmez, kimseyi bu konudan haberdar etmezdi. Demek ki çağlar içinde bu fiili devam ettirecek olanlar olacak ki Rabbimiz  öğüt almamız için misal gösterir.
   ALLAH cc kullarını kusursuz yaratmış ve bir takım sorumluluklar yüklemiştir. İnsan ahsen-i takvim suretinde yaratılmıştır. Asl olan hilkati değiştirmemek ve yaratılış üzere sabit kadem devam etmektir. Allah bir fabrika değildir. Haşa. Üretim hatası yapmaz. Kimseye taşıyamayacağı yükü yüklemez. Hilkati saptıracak imtihanlara tabi tutmaz. Bu tür ruhsal bozukluklar Lut (a.s) kavminden beri görülen ırka, ülkeye, bölgeye has olmayan bir hastalıktır ve bu sapkınlığı tetikleyen bir çok sebeb mevcuttur. Medyanın  çanak tutmasıyla insanlar değişime belki de daha kolay karar verebiliyorlar. Medya sapkınları diva olarak lanse ediyor, bunun boy boy reklamını yapıyor , zinayı normal gösterip aşkı şehvete sıkıştırıyor, şarkılarla zihne zehrini akıtıyor, moda denen kepazelik sınırları aşıyor, giyim kuşamla cinsler arasındaki farklılığı kaldırıyor,  zihin bağları uçkurla beraber çözülüyor, beyin belden aşağı çalışıyor, zihinler abdestsiz dolaşıyor, lezbiyen barlar açılıyor,  eşcinsel eylemlere alkış tutuluyor  ve her filmde en sevimli karakter olarak  ne erkek ne kadın ortada bir cinsiyet olan karakterler gösteriliyor. Gençler arasında farklı olma yarışı devam  ederken farklı olmanın bir diğer alternatifi de kendi cinsine ilgi duyma ve bunu pervasızca ifade etme oluyor. Sonra gelsin onur adı altında kimlerin finanse ettiği  aşikar olmayan ve amacının apaçık belli olduğu yürüyüşlere.
Osyal medya denen musibet mecrada ne oldukları, niçin fenomen oldukları, ne iş yaptıkları, kimlerin desteğiyle meşhur oldukları bilinmeyen cinsiyeti bozuk, ahlakı nakıs, ne kadar çok kişi türedi. Bir bakıyorsunuz erkek ama kadın gibi konuşuyor, makyaj yapıyor, makyaj videoları çekiyorlar, erkeler  erkeklerle evleniyorlar ünsüz ünlüler düğünlerine iştirak edip poz veriyorlar. Kadınlar da hormon ilaçlarıyla sakal çıkarıyor sesi kalınlaşıyor. Her iki tarafa da baksan ucube olarak karşında duruyor. Gençlik artık bunları görüp bunlara heves ediyor. Çünkü bu tipler, lüks evlerde yaşıyorlar, lüks arabalara biniyorlar, milyonlarca takipçiye ulaşıyorlar, tatilleri takıları giysileri her şeyleriyle  lüks içinde yüzüyor ve iştahları kabartıyorlar.
Bizim annelerse çocuk daha ağlamaya başlamadan çocuğun eline tutturuyor telefonu çocuk akşama kadar nerelerde dolaşıyor  hangi sitelere giriyor ne izliyor belli değil. Gençleri zaptetmek ise resmen cihad.
  Bu gibi fuhşiyatın önüne en baştan geçmek için Müslüman olarak üzerimize düşen vazifeyi bihakkın yerine getirmeli böyle fiillere ve şahsiyetlere göz açtırmamalı çağdaşlık adı altında atılan naralara kulak tıkamalıyız. Çocuk yetiştirmenin sorumluluğu ve bilinciyle hareket etmeli çocuklarımıza karşı kullandığımız hitaplara dahi kılı kırk yararcasına dikkat etmeliyiz.“Erkek kızım benim” , “erkek gibi kız” kabilinden  kelimeler kız çocuğunun bilinçaltını kirletebilir veya “kız gibi  oğlan” kız gibi güzel”  tabiri erkek çocuğun zihnine farklı yerleşebilir. Bu nedenle her cinse gereği mucibince muamele etmeli ,ahlaksızlığa sebep olacak her türlü yolu en başta kapatmalıyız. Onların küçüklüklerinden  beri giyimlerine  onlara hitap ettiğimiz kelimelere oyuncaklarına dikkat etmeli onların fıtratına uygun davranışlar sergilemeliyiz. Ahirzamanın cazibedar fitnelerine Kur'an ahlakıyla set çekmek hepimizin boynunun borcu. Cinsiyeti karışmış ahlakı tefessüh etmiş bu çağın panzehiri iman Kur'an hakikatlerinden başka ne olabilir?

Makalemizin başında da bahsettiğimiz gibi ahlakasızlığı ve fuhşiyatı şiar edinmiş ve Lut aleyhisselamın tebliğ ile vazifelendirildiği kavimlerin helakı Kur’an-ı Kerim’de ve diğer kutsal kitaparda defalarca anlatılmıştır. Konuyla ilgili bazı ayetler şöyledir ;
*Lût’u da Peygamber olarak gönderdik. Hani o, kavmine şöyle demişti: “Göz göre göre, o çirkin işi mi yapıyorsunuz?” “Siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere mi varıyorsunuz? Doğrusu siz ne yaptığını bilmez bir toplumsunuz.” Bunun üzerine kavminin cevabı ancak şöyle demek oldu: “Lût’un ailesini memleketinizden çıkarın. Çünkü onlar temiz kalmak isteyen insanlarmış(!)”Biz de onu ve ailesini kurtardık. Ancak karısı başka. Onun geride kalıp helâk olmasını takdir ettik. Onların üzerine bir yağmur gibi taş yağdırdık. Başlarına gelecekler konusunda uyarılanların yağmuru ne kötüydü! (Neml 54-58)
 *Lut’u da (kavmine gönderdik.) Hani (Lut) kavmine: “Sizden önce âlemlerden hiç kimsenin yapmadığı bir fuhşiyatı mı yapıyorsunuz?” demişti. “Şüphesiz ki sizler, kadınları bırakıp erkeklere şehvetle yaklaşıyorsunuz. Siz, aşırı giden taşkın bir toplumsunuz.” Kavmi: “Onları yurdunuzdan çıkarın. (Çünkü) onlar temizlenen insanlardır.” demek dışında bir cevap vermemişti.  Hanımı hariç, onu ve ailesini kurtarmıştık. (Hanımı) geride (helak olanlarla) kalmıştı. Onların üzerine bir (azap) yağmuru yağdırmıştık. Suçlu günahkârların akıbetinin nasıl olduğuna bir bak! (A'râf 80-84)
*Elçilerimiz (melekler) Lut’a geldiğinde, onlar yüzünden kendini kötü hissetmiş, bir çıkar yol bulamamış ve: “Bu baş belası, sıkıntılı bir gündür.” demişti.Misafirlerin geldiğini duyunca) kavmi koşar adımlarla ona gelmişti. Bundan önce de kötülükleri (âdet hâline getirecek kadar çokça) yaparlardı. Dedi ki: “Ey kavmim! İşte bunlar benim kızlarım, onlarla (evlenerek ilişki kurmanız) sizin için daha temizdir. Artık Allah’tan korkup sakının ve misafirlerin içinde beni rezil etmeyin. İçinizde hiç mi olgun/aklı başında bir adam yok. Demişlerdi ki: “Andolsun ki, sende biliyorsun kızlarında hakkımız/gözümüz yok. (Asılnda) sen, bizim ne istediğimizi de çok iyi biliyorsun.” Demişti ki: “Keşke size karşı bir gücüm olsa, ya da (misafirlerimi sizden koruyacak) bir güce sığınabilseydim.” (Melekler) demişlerdi ki: “Ey Lut! Biz Rabbinin elçileriyiz. Sana ilişemezler. Gecenin bir vaktinde, ailenle beraber yola çık ve içinizden kimse dönüp arkasına bakmasın. Hanımın hariç! (Çünkü) onların başına gelecek azap, onun da başına gelecektir. Onların (helak) zamanı sabahtır. Sabah yakın değil mi?”  (Helak) emrimiz geldiğinde oranın altını üstüne getirdik ve tepelerine birbiri ardına dizilmiş, çamurdan pişirilmiş taşlar yağdırdık. (O taşlar) Rabbinin katında işaretlenmişlerdir. O (azabın bir benzeri, bu kavmin amelini yapan) zalimlerden uzak değildir. (Hûd 77- 83)
*Lut ailesine elçiler geldiği zaman: “Şüphesiz sizler tanınmayan bir topluluksunuz.” demişti. “(Hayır, öyle değil!) Bilakis, onların hakkında şüpheye kapılıp tartıştıkları (azabı) getirdik.” demişlerdi.“Sana hakkı getirdik. Ve biz, elbette doğru söyleyenleriz.”“Gecenin bir bölümünde aileni yola çıkar. Sen de peşlerine düş. Sizden kimse arkasına bakmasın. Emrolunduğunuz yere doğru devam edin.”Ona şu kesin hükmü bildirdik: “Sabah olduğunda bunların arkaları kesilmiş (kökleri kurumuş) olacaktır.”  Şehir halkı (erkek misafirlerin şehre geldiğini birbirlerine müjdeleyerek) sevinç içinde geldiler.  Dedi ki: “Bunlar benim misafirlerimdir. Beni utandırıp dillerine düşürmeyin.” “Allah’tan korkun ve beni rezil etmeyin.” “Biz seni toplumun işine karışmaktan alıkoymamış mıydık?” demişlerdi.  Dedi ki: “İllaki bir şey yapacaksanız işte benim (evlenebileceğiniz) kızlarım!” Senin ömrüne andolsun ki, onlar sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlardı. (Derken) Güneş’in doğmasıyla onları bir çığlık yakalayıverdi.Oranın altını üstüne getirdik. Üzerlerine de balçıktan pişirilmiş taşlar yağdırdık.Şüphesiz ki bunda, basiret/feraset sahibi insanlar için (ibret alınacak) ayetler vardır. Orası hâlen bir yerleşim yolu üzerinde bulunuyor. Şüphesiz bunda, iman edenler için (dersler çıkarılacak) bir ayet vardır. (Hicr 61-77)
*Lut’un kavmi de uyarıcıları yalanladı. Hiç şüphesiz biz, onların üzerine taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Seher vakti, yalnızca Lut’un ailesini kurtardık. Katımızdan bir nimet olarak... Şükreden kimseyi de aynı şekilde mükâfatlandırırız. Andolsun ki (Lut), (şiddetli) yakalayışımızla onları uyarmıştı. Onlarsa uyarılara şüpheyle yaklaşmışlardı. Andolsun ki, onun konuklarını da arzulamışlardı. Biz de gözlerini silip (kör ettik). “Tadın azabımı ve uyarımı!” (dedik.)Andolsun ki kesinleşmiş bir azap, erken vakitte onları bastırdı. Tadın (bakalım) azabımı ve uyarımı! (Kamer 33- 39)

  Allah (cc) cümle ümmeti Muhammedi bu türlü fuhşiyattan ve su-i ahlaktan muhafaza etsin, nesillerimizi ve nefislerimizi ıslah etsin.
   Amin
Bu makale bir kaç sene evvel bir sitede  yayınlandığı zaman bana gerek sosyal medya üzerinden gerekse telefon yoluyla  ulaşan 15’e yakın cinsiyet değiştirmiş kişi yaptıklarının helal ve islama aykırı olmadığını savundu. Kendilerine psikolojik, dini ve tıbbi kılıf bulan bu insanlara acıma ve af talep etmeden başka yapacak bir şey olmadığını görüşmeler sonunda anladım ne yazık ki.

ZÜBEYDE MERYEM ŞAKAR / İLAHİYATÇI-YAZAR







Yorumlar

  1. Allah razı olsun Rabbim neslimizi muhafaza etsin İNŞALLAH

    YanıtlaSil
  2. Kalemine yüreğine sağlık çok güzel anlatmışsın.Rabbim bunların şerrinden evlatlarımızı korusun

    YanıtlaSil
  3. Allah cc ebeden razı olsun sizden. Rabbim bizi ve neslimizi temiz ahlak üzere yaşatıp korusun.

    YanıtlaSil
  4. Allah ebeden razı olsun.Rabbim sonumuzu hayr etsin.Bizileri ve neslimizi muhafaza eylesin.Evlatlarızı Kur'ani ahlak üzere yetiştirmeyi nasip etsin inşaAllah 🤲🤲🤲

    YanıtlaSil
  5. Hakla bâtılı yoğurdular ortaya çıkânı mübah saydılar cadirici etkenleri yok sayıp özentilere yol açtılar.Allah cc neslimizi korusun.iyi ki varsınız

    YanıtlaSil
  6. İyiki varsınız Allah razı olsun

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

İSLAM’A GÖRE KAŞ ALMAK , ESTETİK AMELİYAT VE İŞLEMLER YAPTIRMAK, DÖVME YAPTIRMAK, YAPAY SAÇ VE PERUK TAKMAK, SAÇ EKTİRMEK, DİŞ TELİ TAKMAK VEYA DİŞ KAPLATMAK, LAZER EPİLASYON YAPTIRMAK, PROTEZ TIRNAK KULLANMAK, ÇATLAKLARI GİDERMEK

Ensest (Aile İçi Sapık) İlişkiler ! Zübeyde Meryem Şakar

HZ. YUSUF (as) EFENDİMİZ VE ZÜLEYHA EVLENDİ Mİ , ZÜLEYHA TEVBE ETTİ Mİ ?