HZ. YUSUF (as) EFENDİMİZ VE ZÜLEYHA EVLENDİ Mİ , ZÜLEYHA TEVBE ETTİ Mİ ?

Yusuf sure-i celilesi Resulullah (s.a.)’in zor ve sıkıntılı bir zamanında nazil olmuştur. Bu sure, Resûl-i Kibriya’nın amcası Ebû Talib’in ve Hz. Hatice validemizin vefat ettiği, hüzün senesi olarak anılan yılda inmiştir. Bu yıl Mekke de yaşanan boykot yıllarının devamıdır. İşte
Muhammed b. İshak’a göre surenin nüzul sebebi, kavmi tarafından zulme uğramış olan Resulullah aleyhisselam ve Ashab-ı Kiramı teselli etmekti. Kavminin baskıları ve işkenceleri karşısında Resul-i Ekrem ve arkadaşları bunalmışlardı; bu bunalımdan bir çıkış yolu arıyorlardı. Resûlullah’a gelerek kendilerini teselli edici öğüt vermesini istiyorlardı. Sıkıntılı bir anda bu surenin inmesi, Müslümanlara bir teselli ve müjde olmuştur. Zira kıssanın kahramanı olan Hz. Yusuf da Filistin’de kardeşleri tarafından bazı kötülüklere maruz kalmıştı. Fakat sonunda o, Mısır’da devlet yönetiminde söz sahibi oldu, kardeşleri de bu devletin yönetiminde görevlendirildiler.

Busurenin başka bir imiş sebebi de kendileri için önemli bir yere dahip olan Yakup ve Yusuf as hakkında bilgi almak ve Rasulullah as’ı test etmek isteyen Yahudilerin sorular sormasıdır. Hz. Yusuf’un bir bütün halinde anlatıldığı bu kıssa ahsenül kasas en güzel kıssa diye çevrilse de konu bağlamında en güzel anlatış diye çevrilmesi daha doğrudur. Çünkü herkes konu hakkında doğruyanlış konuşurken en güzel anlatışı Kuran vahyi yapmıştır ve Yahudileri şaşkına çevirmiştir.

Bu sûrede anlatılan kıssada, dolaylı olarak Rasul-i Ekrem ve arkadaşlarına, sabrettikleri takdirde Hz. Yusuf’a verilmiş olan mükafatın bir benzerinin verileceğini ve Kureyşliler’in kendilerine boyun eğeceğini müjdelemektedir. Nitekim kavminin baskısı neticesinde Medine’ye göç etmiş olan Resulullah aleyhisselam sekiz sene sonra Mekke’yi fethetmiş ve Kureyşliler ona boyun eğmiştir. Rasul-i Ekrem tıpkı Hz. Yusuf as gibi Mekkede kendi kavminden olan kardeşlerini affetmiş ve onlar da hatalarını anlayarak bir çoğu Müslüman olmuşlardı. Bu kıssa Kur’an’da henüz nakledilmeden önce, cahil halk arasında daha çok aşk ve nefsani heves serüveni doğrultusunda romantik bir hava içinde anlatılır ve olayın hiçbir zaman ciddi yönü, ibretli yanı düşünülmezdi. Tevrat’ın Tekvin kitabında 39-48. bablarda kıssaya ayrılan geniş yerde hikâyemsi çok şeyler anlatılmaktadır. Hem Tevrat’a yapılan müdahaleyle kıssanın doğrultusundan saptırıldığı, hem de halk arasında dilden dile dolaştırılmak suretiyle kılıf değiştirdiği dikkate alındığında, düşünebilenler için birçok öğüt ve ibretleri yansıtan bu olayın neden Kur’an’da gerçek yönünün anlatılmasına lüzum görüldüğü kendiliğinden anlaşılır. Halk arasında bu kıssanın dikkat çekmesinin belki de en önemli sebebi bir aşk hikâyesine dönüştürülmesidir.

Yusuf suresi maalesef ki çoğu zaman mutlu sonla biten hüzünlerle dolu bir aşk hikâyesine dönüştürülmüş özü ve mesajı unutulmuş veya unutturulmuştur. Bazı edebiyatçılarımız da bunu eserlerine malzeme etmişler okuyucular da “vay be ne aşkmış” diye düşünmekten öteye geçememiş sureden çıkarılması gereken asıl gaye unutulmuştur. Hz Yusuf’un bir aşk hikayesine indirgenmiş hayatı her zaman kadın-erkek bağlamında insanların dikkatini çekmiştir. Halbuki hiçbir tefsir kaynağında ve hadislerde ayetlerin verdiği bilgiden öte hiçbir bilgiye rastlanılmamaktadır. İslamiyette Hz. Yusuf ve Zülayha ile alakalı aşka(!) dair bilgiler israiliyyattır yani Yahudilikten veya diğer dinlerden geçen sahih olmayan bilgilerdir.

Kur’an’ın metodu bellidir. Bir konu hakkında fazla ayrıntıya girmeden mü’minlere ders olacak nitelikte kıssayı anlatır. Vermek istediği mesajı az ve öz kelime ve cümlelerle verir.

ALLAH cc Hz. Yusuf’u imtihan etmiş o bu aşılması çok zor olan imtihanı gene Allah’ın cc yardımıyla aşabilmiştir.

Züleyha aslında saf bir sevginin sembolü değildir. Onun Hz. Yusuf’a karşı duyduğu hissi, şehvet diye adlandırmak mümkündür. Çünkü aşk ve sevgide vakar ve nefsi muhafaza, sufli duygulara düşmeme ön planda iken şehvetin öne çıktığı duygular tahrip edici ve günaha sevk edicidir. Züleyha’nın yaptığı da budur. Evli bir kadının zinaya meyletmesi ve iffetiyle dillere destan olmuş birini zinaya çağırması bunun izharıdır.

Kur’an’da Hz. Yusuf’a tuzak kuran kadın ismen geçmez Azizin karısı olarak geçer. İsminin Zeliha veya Rahile olduğu rivayet edilir. Bu kadın hakkında da kaynaklarımızda herhangi bir bilgi mevcut değildir. Züleyha diye adlandırılan kadın aslında dünyanın aldatıcı bir metaıdır. O hem kocasını aldatarak kölesiyle zinaya meyletmiş, yakalanınca iftira etmiş, sarayın kadınlarını da zina için kışkırtmış, Yusuf as da senelerce suçsuz yere zindan da kalmasına sebeb olup ses etmemiş ve kendi konumunu iftiralarla muhafaza etmiştir. Kur’an’ın anlatışı bu şekildedir. Kur’an tevbeye çok değer veir. Muhakkak tevbe edenden bahseder ki günahkarlara bir umut olsun. Lakin bu kadının ne tevbesinden ne de Yusuf as’ın onunla evlenmesinden bahsedilmez. Madem tevbe etti kıssa bu kadar detaylı anlatılmışken neden bu başrolde biri olan kadının tevbesinden bahsedilmedi. Az mı mühimdi bu tevbe yoksa gerek mi duyulmadı. Halbu ki bu kadar sınırı aşan birinin tevbesi müminlere büyük bir ders niteliğinde olacaktır.

Sahih kaynaklar incelendiğinde Hz. Yusuf zindandan çıktıktan sonra bu kadınla evlendiğine dair hiçbir bilgi bulunmamaktır. Müfessirlerin çoğunluğuna göre ALLAH cc zinaya meyleden bir kadına Hz Yusuf gibi bir iffet kahramanını asla uygun bulmamıştır . Mevdudi’nin Tefhimü’l Kur’an isimli tefsirinde bu mevzu şöyle geçer; Talmud’a göre azizin zevcesinin ismi “Zelıcha” (Zeliha)ydı ve bu kadın müslüman geleneğinde de aynı isimle tanınır.

Müslümanlar arasında dolaşan bazı rivayetlere göre Hz. Yusuf (a.s) onunla daha sonra evlenmiştir, lakin bu rivayetin ne Kur’ani ne de İsraili bir temeli yoktur. Aslına bakarsanız karakteri konusunda kötü bir izlenime sahip olduğu bir kadınla peygamberin evlenmesi onun izzetini zedeler. Bu fikir Kur’an’daki şu genel hükümle teyid edilmektedir:

 “Kötü kadınlar,mkötü erkeklere; kötü erkekler kötü kadınlara; iyi kadınlar iyi erkeklere; iyi erkekler de iyi kadınlara mahsustur. Bunlar onların söyledikleri (çirkin şeyler)den uzaktırlar. Bunlara, (Allâh
tarafından) bağışlama ve cömertçe bir rızık vardır.” (Nur: 26).

Çilelerle dolu bir hayatın mükafatla taçlanmasına en güzel örnek Hz. Yusuf’un hayatıdır. Bizler kendi kitabımızı dahi kulaktan dolma bilgilerle tanıyoruz. Bazen yazılan kitaplar ve
çevrilen filmlerle zihnimize farklı yansıtılsa da Kur’an’ın gayesi bellidir. Sahabe-i Kiram da
Kur’an’dan alması gerektiği dersi almış hiçbiri durumu magazinleştirip Hz. Yusuf ile

Züleyha’nın akibetini sormamış, Efendimiz de bu konu hakkında hiçbir malumat vermemiştir. Zira Resulullah da ancak kendisine vahyedilen kadarını aktarmış Sahabe-i kiram da alınması gereken dersleri almıştır. Darısı ibnü’z zaman Ümmet-i Muhammedin başına.

Vesselam.

ZÜBEYDE MERYEM ŞAKAR /İLAHİYATÇI-ARAŞTIRMACI -YAZAR

 

 

Yorumlar

  1. Muazzam bı yazı olmuş ve golgelerde kalan detaylara ışık tutmanız da takdire şayan olmuş...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Emegine saglik hocam
      Cok aydinlatici bir yazi olmus

      Sil
  2. Allah razı olsun hocam 🤲

    YanıtlaSil
  3. Aydınlatıcı bir yazı. Allah razı olsun

    YanıtlaSil
  4. Tsk ederiz Allah razı olsun

    YanıtlaSil
  5. Çok güzel ve anlaşılır bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık. Benim de farkettiğim ama araştırma yapmadığım bir konuydu. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  6. Çok istifade ettim hocam teşekkür ediyorum

    YanıtlaSil
  7. Allah razı olsun

    YanıtlaSil
  8. yazınız cok akıcı olmuş fakat sadece mevdudiden acıklama yapmanız dışında

    YanıtlaSil
  9. Teşekkür ederim,çok güzel ifade etmişsiniz.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

İSLAM’A GÖRE KAŞ ALMAK , ESTETİK AMELİYAT VE İŞLEMLER YAPTIRMAK, DÖVME YAPTIRMAK, YAPAY SAÇ VE PERUK TAKMAK, SAÇ EKTİRMEK, DİŞ TELİ TAKMAK VEYA DİŞ KAPLATMAK, LAZER EPİLASYON YAPTIRMAK, PROTEZ TIRNAK KULLANMAK, ÇATLAKLARI GİDERMEK

Ensest (Aile İçi Sapık) İlişkiler ! Zübeyde Meryem Şakar